Şevin'in KIŞ BAHÇESİ

Gökten onca kar tanesi düşer, hiçbiri bir diğerine değmezmiş.



12/09/2011

All of this has happened before and will happen again.

Diyelim ki uzun bir yoldan geldin. Koştun, koştun, biraz daha koştun. Yorulmak nedir bilmedin. Yorulsan da dinlenmedin. Yolun ortalarında olmalıyım artık diye düşünürken tuhaf bir şey fark ettin. Yol hep kendini tekrar ediyor. Başı, sonu yok. Yalnızca tekrarlar var. Durup, dinlenip geriye bakmak ve kendini yaşamın içinde konumlandırmak, yaptıklarına bir anlam verebilmek istedin ama yapamadın. Çünkü geriye bakmak ve ileriye bakmak arasında fark göremedin. İşte o zaman tekrarları fark ettin. Yaşam, sürekli tekrarlanan bir şarkı nakaratı gibi kendini yineleyip duruyor. Yalnızca geçmişi değil, geleceği de taklit ediyor. Geleceği de hatırlayabilirsin, biliyor musun? Sana şekil veren yalnızca geçmiş değil. Gelecekten de kokular geliyor burnuna. Ama duymaya hazır mısın?

Yolculuk boyunca herkes kadar yorulmuş olmalısın. Herkes gibi büyük umutlarla başladın koşmaya. Daha hızlı koşabileceğini düşündün hep, herkes gibi. Hayal kırıklıkların oldu sonra. Daha hızlı koşarsan daha çok mutluluk daha az hayal kırıklığı olur sandın. Sonra bir baktın ki yaşam sana hep benzer mutluluklar, benzer huzursuzluklar, benzer korkular getirip duruyor. Olduğun yerde, şimdiki zamanda ne varsa, geçmiş ve geleceğin sana sunduğu da farklı değil. Ama hep inatla şimdiki andaki mutluluğa tanıklık etmektense geçmişteki mutlulukları özledin. Geçmiş mutluluklar içini burktukça da gelecekteki mutlulukları özlemeye giriştin. İnsan geleceği de özler bazen. Yol önünde açılıyor ama sen dikiz aynasından geriye bakınca geçtiğin yolu görüyorsun. Aynada senden hızla uzaklaşan görüntü ve önünde hızla açılan görüntü aynı. Tam ortadasın. Şu anda. Peki, tam ortada, şu anın tam içinde olmak neden bu kadar zor? Çünkü önünde açılan görüntü ile arkanda senden kaçıverip geriye doğru akan görüntü çok ama çok göz alıcı ve oyalayıcı. Kendini tam durduğun yerde konumlandırmana engel oluyor. Aklını karıştırıyor.

“Su bölümü çizgisi” nedir bilir misin? Akarsu havzasını ikiye ayıran doğal sınır! Yani? Su bölümü çizgisinin her iki yanında düşen yağmur suları ayrı yönlere doğru akar. Geçmiş ve gelecek de aynı iki ayrı yöne akan nehir gibi. Senin durduğun yer su bölümü çizgisi öyleyse. Durduğun yer “şimdiki zaman”. İleriye ya da geriye, su bölümü çizgisinin her iki yönüne doğru akan sular hep kendini tekrar edip duruyor. Ne kadar hızlı koşarsan koş, önünde akan nehir arkana doğru akan nehirden çok farklı olmayacak. Sana kalan da su bölüm çizgisinden sakince etrafı seyretmek. O kısacık gibi görünen anda neler var bir bilsen! Hem geçmiş, hem gelecek, hem sonsuzluk var. Hepsi “şu anda”. Ancak yeterince yavaşladığında, yeterince sessiz olduğunda duyabileceğin bir sonsuzluk. Yola hangi kaygıyla çıktıysan, o kaygıyla, hatta o kaygıyı katlayarak bitireceksin. Bavulunda ne varsa, aynı yükle bitecek yolculuğun. Hep aynı kaygıyı tekrar ettirecek sana yaşam. Yalnızca kendi kaygın bile değil bahsettiğim. Annenin, babanın, anneannenin, dedenin kaygıları da var arkanda. Onları da tekrarlatacak sana yaşam. Ama bu tuzağa düşmeyebilirsin. Unutma, su bölümü çizgisi dağların en yüksek kesimlerinden geçer. Yüksektesin. Manzaranın en güzel olduğu yerde. Tadını çıkar gitsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder