Şevin'in KIŞ BAHÇESİ

Gökten onca kar tanesi düşer, hiçbiri bir diğerine değmezmiş.



3/19/2010

Avlu

Sıcak hava tüm ağırlığıyla avluda bekleyenlerin üzerine çöküyor. Sonra buhar olup en yakıcı haliyle yerden yine yukarı yükseliyor. Sıcaktan kaçış yok. Üstelik belki de saatlerdir bekliyorlar. Böylece sıcağın etkisi katlanarak artıyor. Beklemek zorundalar. Avludan çıkış yok. Henüz... Gelişigüzel bir kalabalık. Telaşlı gibi görünen ama kararla bekleşen, birbirini tanımayan insanlar. Etrafı tel örgülerle çevrili küçük, gri bir avlu. Yukarıda görünen gökyüzü bekleyenlere ferahlık vermekten çok uzak. Gökyüzü bugün yalnızca sıcak ve bunaltıcı havayı vurgulamak için sahnede. Bekleyenler yüzünü avludaki küçücük kapıya dönmüş. Kapının ardından gelecek haberi bekliyorlar. Kapının ardında üniformalı insanların belli belirsiz silüeti bir görünüp bir kayboluyor. Kalabalığın yeterince beklediğine henüz kanaat getirmemiş olmalılar ki saatlerdir süren bekleyişi uzattıkça uzatıyorlar. Sıcak hava katlanarak ağırlaşıyor. Herkes gözünü kapıya dikmiş umutla açılmasını bekliyor. Ne tuhaftır ki onca sıcağa rağmen kimse de bir adım ileri atıp kapıya yaklaşamıyor. Kimsenin elinden bir şey gelmez gibi. Kalabalık, gittikçe artan sıcağa rağmen sabırla itaat ediyor. Avlunun kuralı bu. Küçük kapı kim bilir ne zaman, kim bilir kimin canı istediğinde açılana kadar kimsenin bu uysal bekleyişi bozmaya cesareti yok. İtaatkar kalabalığın gözünde korku okunuyor. Kapının ardındakilere duydukları sonsuz korku, bekleyiş daha saatler sürse de, yakıp kavuran güneşten korunacak tek bir gölgelik olmasa da onları sessizce beklemeye mecbur ediyor. Kimsenin kapıyı açın demeye gücü ve cesareti yok. Her yaştan insan var avluda. Bekleyiş ne karar sürerse sürsün isyan etmemeye gizli ve sessiz bir anlaşmayla karar vermiş her yaştan insan. Kapının ardındakilerden daha acımasız olan sıcak hava dayanılmaz hale geldiğinde tekdüzeliği bozan cılız bir ses duyuluyor. Annesinin etekleri dibine sokulmuş küçük bir kızın belli belirsiz sesi:
-Anne, üşüyorum!
Katlanarak artan sıcaktan ve sonu gelmez bir itaatle beklemekten bunalmış genç anne duraklıyor. Sonra ani bir hamleyle elini çocuğunun başına koyuyor. Su diye bağırıyor sonra. Çocuk iyi değil, hemen ateş gibi yanan başına su dökmeli. Kalabalık şimdi biraz hareketleniyor. Anne ve çocuğun olduğu yöne doğru bir dalgalanma oluyor. Bir yerden bulup buluşturuyorlar ve genç anne küçük kızın kafasına biraz su döküp her teli kor olmuş dalgalı kısa saçlarını ıslatıyor. Küçük kız kış ortasında mantosuz sokağa çıkmış gibi bir titreme ve güçsüzlük hissediyor bütün vücudunda. Anne çaresiz. Küçük kız yineliyor:
- Üşüyorum!
Anne bu sefer silkeleniyor, aniden uyanıyor sanki. Çocuğu kolundan sürükleyerek kapıya koşuyor. Yaklaşmanın bile yasak olduğu kapıyı olanca gücüyle yumruklamaya başlıyor. Arkada görünen belli belirsiz silüetler hızla bir yaklaşıp bir uzaklaşıyorlar. Kalabalık tedirgin ve uğultulu. Kadının arkasına doğru yaklaşıyorlar. Kalabalık şimdi bir kişi gibi. Genç anne sanki başka bir şeye dönüşüyor. Bütün yasaklardan, avlunun kurallarından muaf artık. Kapının ardındakilere karşı gelmekten korkmuyor. Durmadan yumrukluyor kapıyı. Açın, diyor. Çocuk iyi değil! Belki bir dakika, belki daha fazla sürüyor genç annenin çabası. Bu kısa sürelik zaman dilimde, titreyen küçük kızın ruhunda bir şeyler değişiyor. Korkuyor. Hem de çok. Annesi onun yüzünden avlunun kurallarına karşı geldi. Kapı her an açılabilir ve anne cezalandırılabilir diye korkuyor. Benim yüzümden diyor. Ve tam da o anda artık üşüyüp üşümediğinden bile emin olamıyor. Belki de üşümemiştim! Keşke söylemeseydim! Ya annemi de alırlarsa! Bu kısa zaman diliminde hissettiği ağır vicdan azabını yüklenecek küçük kız. Bunun sonucu olarak da hayatı boyunca ne hissettiğinden bir türlü emin olamayacak. Çok üşüyüp titrese bile söylemek istemeyecek.

....

3 yorum:

  1. ne kadar güzel olmuş. aynı zamanda son zamanlarda geçirdiğin "psikolojik açılım" sürecinin ne kadar işe yaradığını anlatıyor. bence artık yeniden üşüdüğünü söyleyebilmenin zamanı gelmiş. kime olursa olsun. y.t'nin senin durumundaki çocularla ilgili bir yazısı vardı, okumuş muydun? fotoğraf da çok yakışmış.

    YanıtlaSil
  2. çok güzel bir yazı şevincim...o kadar etkilendim ki,okuyalı saatler oldu ama hala düşünüyorum o minik kızı ve annesini.....özgül...

    YanıtlaSil
  3. Buket'ciğim ve Özgül'cüğüm, yazıyı beğenmeniz beni çok mutlu etti. İyiki varsınız :)

    YanıtlaSil