Şevin'in KIŞ BAHÇESİ
Gökten onca kar tanesi düşer, hiçbiri bir diğerine değmezmiş.
2/25/2010
I'll just die another day!
Sabahın erken saatlerinde çıkılan yolculuklarda sonsuzluğa benzer bir tat var. Gün ağarmadan, herkes uykudayken uykudan sıyrılmak aynı anda hem yaşamı hem ölümü taşıyor. Dante'nin cennet ve cehennem arasında sıkışmış ruhları gibi arada kaldığım sessiz saatler. Sonra gün ağarmak üzereyken hissedilen sessiz coşku. Yaklaşan günün tarifsiz çekim gücü. Midemde şişmeye başlayan bir balona benziyor. Ağaran günün getirdiği heyecan mideme sığmaz olunca yoğun bir soluk olup çıkıyor... Bunlar henüz ne tarafı seçeceğime karar veremediğim saatler. Seçim benim elimde, kimsenin değil. Günün bu erken saatinde kendini tatlı uykunun kucağından söküp uyanabilenlere verilen bir imtiyaz bu. Hem ölümün hem de yaşamın içimde olduğu bu saatlerde nerede kalmak istediğime karar verme yetkisi bana ait. Gün ağarırken duyduğum yoğun çoşku da seçimin getirdiği heyecandan. Henüz kararımı vermediğim, güneşin hissedilmediği anlarda hem ölüyüm hem de hayattayım. Schrödinger'in kedisi gibiyim... Ve bu sabah ben, korku ve cesaretin, inkar ve teslimiyetin, tükenmişlik ve coşkunun iç içe girdiği o gizemli saatlerde bundan önceki sabahlarda yaptığım gibi yine yaşamı seçtim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder