Görev tanımı olmayan bir meslek sahibi olmak ne tuhaf şey! Ne yaparsam yapayım hep eksik kalıyorum. Ya da hep suçluyum. Ya da belki de fazlasını veriyorum. Kimse bir rehbere iş verirken bunun görev tanımı şudur ya da budur diye kafa yormaz mı? Yormaz! Çünkü rehber olmak karşılıklı insan ilişkisi demektir. Öyleyse biz rehbere işi veririz ve rehber ondan ne istenirse gerektiği kadar grubuna yardımcı olmaya çalışır. Grubunda bir kaç tane seri katil bile olsa rehberin görevi, her tür kaprisi ve saçmalamayı ustalıkla savuşturmak ve nezaketle verilecek en doğru yanıtı bulup buluşturup gruba vermektir. Görev saatleri, yemek saatleri, dinlenme saatlerine grubun durumuna göre kendisi karar verir. Yazılı kurallar yoktur bu işte. Rehber insiyatif kullanır... Şimdi bir de şöyle düşünelim; bir grup rehberden maksimum ne ister, en olmayacak şeyler için saçmalayabilme kapasitesi nedir? Yanıt: Grubun rehberden herhangi bir şeyi talep etme ve saçmalama kapasitesi kesinlikle sınırsızdır!
Grubun en suratsız, en iflah olmaz mutsuz teyzesi sorar:
-Biz karar verdik, Ürgüp'ten Şili'ye bir çanta göndereceğiz. Kargo kaça götürür? Postayla kaça göndeririz?
Rehber görev bilinci ve aşkıyla hemen atılır:
-Bilmiyorum ama hemen araştırıp öğreneyim!
Kadın hemen pes etmez, sorup öğreneyim cevabıyla yetinecek bir yaşam formu değildir! Rehberden gelen bilmiyorum yanıtı grubu hemen üstün duruma getirir!
-Hmmm, bilmiyormuş!
Kendisi de artık tuhaflaşmış bir yaşam formuna dönüşmeye yüztutmuş rehberimiz şaşkın ve kırgındır! Ama görev aşkıyla, mutlu olabilme kaslarını aldırmış olan huysuz teyzeyi mutlu etmek için çırpınmaya bir süre daha devam etmesi gerektiğini düşünür.
-Ama hanımefendi, ben rehberim evet ama benim bunun gibi ayrıntıları bilmem mümkün değil. Yardımcı olmaya çalışacağım tabii ki, izin verirseniz kargo şirketini arayıp hemen öğrenmeye çalışayım!
-Peki öğren. Ama çabuk ol çünkü ona göre ne yapacağımıza karar vereceğiz!
Mutsuz ve huysuz olmaya yemin etmiş grup üyesinin çabasını takdir etmesi bir yana, hala hırçınca üstüne gitmesi kırılgan rehberimizi pek üzer. Bir yandan da görev tanımı denen ve diğer meslek gruplarına bahşedilmiş ama asla bir rehber için geçerli olamayacak kavramı düşünür. Görev tanımı! Kafasında bir kaç kez yankılanır bu iki kelime. Görev tanımı! Nedir benim görev tanımım?! İçindeki isyankar çocuğu bir yana bırakıp hemen tam tehcizatlı bir rehber olarak kargo şirketlerini aramaya koyulur. Sonuç beklediği gibidir ve zaten kadına dakikalarca fiyatın çok yüksek olacağını anlatmaya çalışmıştır. Terbiyeli bir şekilde yanıtlar:
- Şili 7. bölgede olduğu için o bölgede bulunan ülkelere uygulanan fiyat tarifesi uygulanıyor hanımefendi. Kilo başına 148 avro!
Huysuz teyze ve klanın diğer üyeleri oturdukları sandalyeden düşecek gibi olurlar! Rehberciğimiz yine açıklamaya girişir:
-İşte ben de size bunu açıklamaya çalışıyorum hanımefendi. Eğer fazla bagajlarınız için havaalanında ücret öderseniz bu size çoz daha ucuza gelecek. Şu anda kargo şirketlerini arayarak boşuna zaman kaybediyoruz.
Ama kadın hafife alınacak bir müşteri değildir. Memnuniyetsizliğinin ve buyurganlığının da sınırı yoktur. Hemen yapıştırır rehbere cevabı:
-148 avro mu? Bir dakika, bir dakika... Yoksa sen kargo şirketine uçakla nakliyat ücreti mi sordun? Ben uçakla göndermek istemiyorum ki! Tekrar arayıp sor bakalım, gemiyle giderse kaç para eder!
Meslek aşkıyla yanıp tutuşan rehbercik şöyle yanıtlar:
-???!??!?!??!?!?!?!?!!!!!!!!!!!!!!!! (Gemi mi tutalım yani, anlamında boş bakışlar demeti!)
Rehber arıza verip bir an için boş gözlerle bakakalınca kadın devam eder:
-Bir de neden postaneye de telefon etmiyorsun?!
Bu kadar inat karşısında rehber bir an kendine gelir ve o an verilecek en doğru yanıtı arar:
-Tabii ki arayabiliriz hanımefendi ama birincisi saat akşamın dokuzu oldu ve ikincisi de sonuç yine benzer olacak, inanın bana. Tekrar hatırlatayım, burası Şili'ye hiç ama hiç yakın değil. Üstelik büyük bir şehirde bile değiliz. Burdan taaaaaaa Şili'ye postayla bagaj göndermeye çalışmak inanın pek ucuza gelmez. En iyisi havalanında ekstra bagaj ücreti ödemeniz.
Gruptaki diğer kadınlar bile bu ısrardan sıkılmış olacaklar ki, aksi şeytanı susturular.
-Tamam tamam, bir bölümünü el bagajı olarak almaya çalışırız, bir bölümünü de öderiz artık.
Rehbercik o gün gruptan duyduğu ilk ve tek mantıklı cümle karşısında duygulanır ve hemen anneannesi yaşındaki bu teyzeciklere neredeyse şefkate benzer bir his duymaya başlar! Ama çok sürmeyecektir bu sevgi pıtırcığı ruh hali! En fazla yarım saniye! Yeniden soru gelir:
-Bir dakika, bir sorunumuz var. Biz neden bu masaya oturduk da yandaki masaya oturmadık?
Rehbercik görev aşkıyla iki masa arasındaki 7 farkı bulmaya çalışır!
- Eeeeee ıııııımmmmm bu iki masa arasında ne fark var?! Neden diğerine oturmak istemiştiniz?!!!!
Grubun yangında ilk terkedilecek üyesi yeniden söze karışır:
-O masa pencereye daha yakın! Biz yemek yerken dışarıyı seyretmek istiyorduk!
Boş gözlerle arkasında karanlık dışında hiçbir şey görünmeyen pencereye bakar rehbercik!
- Ama hanımefendi, pencereden hiçbir şey görünmüyor, dışarısı tamamen kararmıs!
Kadının siniri şahlanır yine, yoksa bu cibiliyetsiz zavallı rehber parçası onunla dalga mı geçmektedir!
-Ben pencere kenarından oturmak istedim beni oraya oturtmadılar, orda oturmak benim hakkım, dışarıda ne görünürse görünsün!
Rehbercik görev aşkıyla şefi bulur:
-Ne yaptınız yahu? Bu huysuzlar şahını nasıl olur da istediği masaya oturtmazsınız?!
Şef rehberden de şaşkındır!
-Ama orası açıp büfeye uzak diye oturmak istememişlerdi! ?!?!?!??!
Sabrının son demlerinde çırpınıp duran rehbercik gruba döner artık konuyu kapatıp daha sonra da kendini odaya kapatmak isteğiyle, içinde kalan son enerji kırıntısını kullanıp yanıt verir:
-İsterseniz yarın orda oturursunuz, sizin için rezervasyon yapıyorum şimdiden.
Kadın huysuzca teşekkür eder. Rehber arkasına bakmadan olay mahallinden uzaklaşırken hayatı film şeridi gibi gözlerinin önünden geçer. Arka planda aynı iki sözcük, Görevvvvv Tanııımııı!! Adeta beyninde bir zonklama yaratır bu iki sözcük. Her şey için bir görev tanımı olmalı diye düşünür. Rehber olmak için. İnsan olmak için. Eş olmak için. Anne baba olmak için. Sevgili olmak için. Her şey için yazılı bir görev tanımı çizelgesini cebimizde taşıyabilseydik belki insan ilişkileri daha sorunsuz olur ve de bu kadar suistimale açık olmazdı. Birisi olmayacak bir şey istediğinde ya da sorduğunda şöyle derdik o zaman:
-Hmmm bir dakika lütfen, hemen görev tanımı çizelgeme bakıyorum. Hmmm maalesef bu konuda yardımcı olamayacağım, görev tanımım dahilinde değil!
Kesinlikle daha kolay bir hayat sağlardı bu çizelge. Kıssadan hisse: İnsan ilişkilerini asla insanlara bırakmayacaksın kardeşim!
Yukarıda anlatılanlar gerçek olaylara dayanmaktadır!